Andımız’dan kim niye rahatsız olur?

    Yandaş Star’dan Sibel Eraslan Türkçe ezanı atmış ortaya ve ‘’millet 1071 sonrasında İslamın kurduğu terkiptir. İnandığı dinin dilini kendi dili kabul etmek Türklükten vazgeçmek değildir’’ demiş. Ne alakası ver demeyin, fırsat bu fırsat ne varsa karnında dökecek işte…

    İktidara çok yakın, Yeni Şafak’tan ‘’AKP’nin fetvacısı’’ olarak bilinen Hayrettin Karaman ‘’Ne mutlu Müslümanım diyene’’ demiş.

    Muhalif(!) Karar’dan Hakan Albayrak, AKP’nin ‘’milliyetçi gibi algılanmaya başladığını ve Kemalist paradigma ile çatır çatır hesaplaşan o esenlik dolu zamanlardan uzaklaştığı için, Danıştay’ın Andımız kararını verebildiğini’’ söylüyor. Özlemini çektiği o ‘’esenlik dönemleri’’ FETÖ’nün Türk Ordusunu hapse tıkıp ve cumhuriyetin bütün değerlerini yıkmaya çalıştığı dönemler olmasın sakın…

    Solcu(!) Cumhuriyet’ten solcu(!) Mine Söğüt, AKP’ye karşı ama başka şeylere de karşı: ‘’1930’larda yazılıp benimsenmiş bir söylemin 2018 yılında artık kaldırılması ya da değiştirilmesi gerekliliği tartışılamaz bile’’ buyuruyor… Az zahmet edip kendi gazetesinde Barış Terkoğlu’nu okusaydı keşke…

    Yani din devletini savunan sağcı, kendine solcu deyip etnik temele dayalı çok kimlikliliği savunan mikro ırkçı, batının ipine dört eliyle sarılmış liberal, hatta dinci kara yobaz… hepsi bu ortak noktada buluşuyor.

    Asıl mesele ne Reşit galip, ne Andımız. Asıl mesele Türk devletinin yönetim biçimi, asıl mesele cumhuriyet, asıl mesele Atatürk ve Türk devrimleri, hatta Türk varlığı…

    Oysa Andımız Reşit Galip’in metninden ibaret değildir. Alp’lerin doruklarına, Orhun yazıtlarına, Conkbayırı’na, Sakarya’ya, Cudi’nin kör kuytularına, Afrin’in hendeklerine kanımızla yazılmış binlerce yıllık varlığımızın, ruhumuza kazınmış nüshasıdır.

    Öyle kolay silinir mi şaşkınlar?

    Varlığımız Türk Varlığına Armağan Olsun.

    SUSKUN

     

     

    Andımız konusunda Kemal Kılıçdaroğlu’nun ağzını niye bıçak açmadı? Eşit vatandaşlık tartışmalarında, Dersimcilikte, FETÖ yargılamalarına limon sıkılırken avaz avaz bağırıyor da, niye Andımız konusunda bir tek laf edemiyor?

    Andımız’ı kaldırılırken görmedi, gösterilen tepkileri duymadı, Danıştay kaldırma kararını iptal etti şimdi de susuyor.

    Bilen var mı, niye?

     

    FENERLİ DEĞİL

     

    Okuyunca bazı açıklamaları, bazı cümleleri, bilgisizce kullanılan kavramları…

    Hiç tartışma yok, cumhuriyet tarihinin en vasat iktidarı tarafından yönetiliyor Türkiye. Türk olmayı Fenerli olmak gibi bir şey zannediyor Tayyip Bey. Etrafında ona bu işin doğrusunu anlatacak bir danışmanı yok besbelli… O da ağzını doldurup doldurup konuşuyor: ‘’Türküm, ama Türkçü değilim…’’

    ‘’Doğma büyüme Fenerbahçeliyim ama Fenerli değilim’’ dese birisi, sorarız hemen ‘’hangi takımı tutuyorsun?’’ ‘’Galatasaray’’ diye cevaplasa hemen şunu anlarız, karşımızdaki kişi, Galatasaray’ın galip gelmesini, Fenerbahçe dahil bütün diğer takımları yenmesini istiyor. Bunun için, mesela takım atkısı alacaksa Galatasaray mağazasından alıyor ki, takımı para kazansın. Onun renklerini bayrak yapıyor, tarihiyle övünüyor, onun sloganlarını haykırıyor, oyunculardan biri hastalansa üzülüyor, takımı yönetenler kötü yönetse kızıyor, yeri geldiğinde kanlı bıçaklı kavga ediyor Galatasaray için. Ama aslında Fenerbahçeli ve orada oturuyor. Olamaz mı? Olabilir ve çok sayıda örneği var…

    Peki bu ‘’Fenerbahçeliyim, ama Fenerli değilim’’ diyen kişi Fener’in başkanı olabilir mi?

    Asla… Çünkü seçilemez, seçimlerde aday bile olamaz…

    Tayyip Erdoğan’ın bu sözlerinin ölüm yıldönümüne tesadüf ettiği, Türkçülüğün büyük ideoloğu Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları kitabında bir cümlede özetler: ‘’Türkçülük, Türk Milletini yükseltmek demektir…’’

    Yani Fenerli olmaya benzemiyor…

    Türk, Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese denir. Türkçü, Türk milletinin ekonomi, savunma, bilim-teknoloji, sanat gibi pek çok alanda diğer milletler karşısında galip ve üstün, en azından onlarla rekabet edecek düzeyde olmasını isteyen, parasını Türk milletinin çıkarına olacak şekilde harcayan, Türk milleti için yerinde fedakarlık yapan, yerinde kavga etmeyi hatta savaşmayı göze alan, milletinin tarihiyle kimliğiyle övünen, renklerini bayrak yapan kişiye denir…

    Bütün bunları Türk milleti için istemeyen, ya başka bir millet için istiyordur -ki, bu durumda Türk milletinin karşıtıdır- ya da Türk’ün ve Türkçülüğün anlamını bile bilmiyordur ki, bu durumda da Türk milletini yönetemez… Çünkü Türk devletini kuran ideolojidir Türkçülük. Türk milletinin dayanağıdır, ırkçılık değildir, asıl ona ırkçılık demek bölücülüktür. Bir ulusun içinden başka uluslar yaratmak için ulusu bölmeye yardım etmektir.

    Teknoloji çağının bizim memleketteki mucizesi nedir derseniz, böyle bir adam Fenerin başkanı olamasa da Türk Milletinin başkanı olabiliyor…

    Heyhat, Çinliler saatte 1.000 km hızla giden tren yaparken, biz hala buralardaysak eğer, boşuna değil canım kardeşim, boşuna değil…

     

     

    SAYGI

     

     

     ‘’Ben bu davanın savcısıyım’’ diyordu Ergenekon davası için, bu tuzağı kuranlardan bile ileri açıklamalar yapıyordu. Sonra ne oldu? ‘’Kandırıldım’’ dediğinde inanmadı kimse.

    Rahip konusunda, ağzına geleni söyledi, kararı kendisi verecekmiş gibi konuştu, kendisini yargı yerine koydu. Sonra ne oldu? Rahip salıverilince ‘’yargıya saygı’’ dedi, ama kimse itibar etmedi.

    Danıştay’ın andımız hakkında verdiği karardan sonra da çıktı yerli yabancı yüksek hakimlerin önüne, hem de Danıştay’ın düzenlediği bir uluslararası sempozyumda, Danıştay’ı yerden yere vurdu. Eleştirse iyi, ‘’benim yanımda bu kadar hukukçu var, onlar boşuna mı maaş alıyor’’ derken ‘’ben yargı görevini de yaparım sana ne oluyor’’ demeye getirdi.

    Bütün bunları uluslararası bir toplantıda, yabancı hukukçuların önünde söyledikten sonra, yarın, tıpkı dün olduğu gibi mesela Kaşıkçı cinayeti ya da başka bir konuda çıkacak ve ‘’yargı bağımsızlığı’’ diyecek. Kim inanacak? Daha beteri bu tavır FETÖ yargılamalarına da vurulan en büyük darbe…

    Bunu söyleyen yok mu etrafında? Bir adam, her şeyi de kendisi yapmaz ya…

    MİNNET

    Tayyip Erdoğan ‘’yol arkadaşımı feda edemem’’ dediğinde, Bekir Bozdağ’ı hüngür hüngür ağlatan duygudur. Bu duygunun olduğu yerde hür irade, liyakat, devlet aklı olmaz…

    YALAN

    Her zamanki Nagehan Alçı… Şöyle diyor: ‘’ Polis teşkilatı ve MİT içinde solcu-ulusalcı neredeyse yok denebilir. (…)Yargı ve TSK’da ise MHP’liler ve ulusalcılar arasında ciddi bir gerilim var.’’

    Haydi canım sen de…

     Oktay Yıldırım

    28 Ekim 2018’de Aydınlık gazetesinde yayımlanmıştır.

     

     

    About Author

    Oktay Yildirim

    Yorum yap

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir