Savaşın Sıradan Sıradışılığı
Size Pençe-Kaplan Harekatı koşullarında, Derecik’teki bir sahra hastanesinin, soğuk ameliyathanesinde yaşanan bir olayı anlatmak istiyorum, ama önce savaş alanından ve savaşçıdan söz etmeliyim.
Savaş alanı, tuhaf yerdir. Olması çok küçük olasılıklara bağlı hatta imkansız sayılabilecek yığınla olay, en tuhaf yaralanmalar ve bunlara müdahale etmek için en az onlar kadar sıradışı olması gereken çözümler hayatın olağan akışı içine dahil olur.
Bu akış bazen öyle hızlı olur ki, daha en baştan bu alanı yaratan insan geriye dönüp baktığında “ben bunları nasıl yapabildim” diye şaşırabilir. Geçtiği sarp yerlere, hayatta kaldığı koşullara, hatalarına, imkansız sayılabilecek başarılara, hatta geride bıraktığı bütün bir savaşlar tarihine…
Bu, savaşın doğasıdır ve savaşın olağan dışı olağanlığı içinde yer alan savaşçı, artık hayatı boyunca ya bununla birlikte yaşayacak ya da büyük bir kısmını ruhunda taşıyacaktır.
Bu yüzden, savaşan adamın yarasını, savaşın ve savaşan adamın doğasını anlayanlar sarabilir ancak.
İşin en can alıcı kısmı da, bazı yaraların o savaşçıların hayatları boyunca sarılacak olmasıdır. Devletin ve milletin buna göstereceği ihtimam ise yarınlarda var olup olmayacağını belirleyecektir. Çünkü bu yaraları savaşçıların yerine gelecek olan, gelmesi gereken yeni savaşçılar için, eskilerin yaralarının nasıl sarıldığı, karşı karşıya kaldıkları iyi ya da kötü davranışlar en az milli duyguları kadar önemli bir motivasyon kaynağıdır.
Haberler Sayılar ve İsimlerden Oluşur
Sıradan vatandaşın, savaşa alanında neler olup bittiğine ilişkin bilgisi, haberlerde verilen sayılar ve isimlerden ibarettir. Onlar da hemen, hatta daha haberler bitmeden unutulurlar. Sunucu başka habere
geçtiğinde, dinleyicilerin büyük kısmı haberi unutmuştur bile. Bu koşullar altında, savaşçı ile uğruna savaştığı milletin çoğunluğu arasında bir duygudaşlık kurulması imkansızdır.
Savaşçı unutulunca, savaş alanında onunla birlikte yaşanan bütün o sıradışı olaylar, başka başka kahramanlıklar ve fedakarlıklar da çoğunluk tarafından artık hiç öğrenilemeyecektir. Oysa orada sayılar ve isimlerden çok daha önemli sahneler yaşanmış ve bunları yaşayan sınırlı sayıda insanın zihninde silinmez izler bırakmıştır. Hatta bazen haberlerde adı geçen şehit savaşçının dışında kalanlar, diğerleri, öyle şeyler yapmıştır ki, bunların bilinmemesi, bir milletin varlığını sürdürebilmesi bakımından en az o savaşçı kadar büyük kayıplardır.
Şimdi size tam da böyle bir olayı anlatacağım.
Savaş Alanına Yabancı Olmak
Yer, Şimdinli yakınlarındaki Derecik üs bölgesi.
Tarih, 2021 yılı yaz ayları. Askeri Sağlık Sisteminin bütünüyle çökertilmesinden ve askeri doktorların çok büyük bir kısmının sivil doktorlar olarak Sağlık Bakanlığı bünyesine ya da özel sektöre geçmesinden beş yıl sonrası yani.
Üs bölgesindeki telsizlerden, soğuk kanlılığını korumaya çalışan ama öfkesi ve üzüntüsü sesine yansıyan anonslar geliyor. Bir roket saldırında yaralanan silah arkadaşımız helikopterde ve doğruca Derecik üs bölgesindeki Sahra Hastanesi’ne getiriliyor. Sahra Hastanesinde yaralıya ilk müdahaleyi yapmak için hemen gerekli hazırlıklar yapılıyor.
Sahra Hastanesi dediysem, gözünüzde eski askeri sahra hastaneleri canlanmasın. Samsun Sahra Sıhhiye Okulu’nda görevli, Tbp.Alb. Serkan Öcmenler bu hastanenin başhekimi, yardımcı sağlık personeli ve teknisyenler de büyük oranda asker, ama diğer bütün doktorlar Sağlık Bakanlığı görevlendirmesi ile gelen sivil doktor ve teknisyenler. Doktorların içinde sadece başhekim ve az sayıda teknisyen askeri personel, bir de eskiden subay olan, ama şimdi Sağlık Bakanlığı görevlendirmesi ile bölgeye giden kalp damar cerrahı arkadaşım Tayfun Özdem var. Geri kalan herkes sivil. Yani, Başhekim Serkan Öcmenler ve Tayfun Özdem dışında kimsenin savaş alanının doğası hakkında bir tecrübe ya da bilgisi yok. Hepsi doktor, hepsi orada görev yapacak kadar iyi yürekli, ama savaş alanının doğası birazdan kendini gösterecek ve bu onlara çok yabancı bir şey.
Doktorun Asker Gözü
Helikopter, tozu dumana katarak helikopter pistine indi. Kenarda bekleyen görevliler bir T-70’in hala büyük hızla dönen pallerinin altından eğilerek sedyeyi aldılar ve aynı hızla pal etki alanının dışına çıkmak için koşmaya başladılar.
Diğer bütün doktorlar ile birlikte yaraya bakan Başhekimin asker gözleri, infilak anında kopan sol kolun altındaki başka bir delikten görünen kablolara takıldı. Bunu ilk ve tek fark eden oydu. Ve bunun patlamamış bir mühimmat olma olasılığını değerlendirerek derhal mühimmat imha uzmanına (Sürveyan) haber verdi.
Normal hayatta izahı pek de mümkün olmayan sıradışı bir olay olmuş, o kablolar uzman çavuşumuzun bedenine girmiş, sonra da bu sıradışılık ameliyathaneye kadar taşınmıştı.
Mühimmat imha uzmanı, durumu değerlendirerek yeniden bir patlama olasılığı olabileceğini söyledi. Zaten en başından beri normal olmayan süreç daha anormal bir duruma evrilmişti. Artık o ameliyathanede hayatı büyük tehlike altında olan yaralı bir Mehmetçik ve doktorlar vardı. O patlamamış mühimmatın infilak etme olasılığı orada bulunan herkesi için büyük tehlike idi.
Bombalı Ameliyat Nasıl Yapılır
Ameliyatı yapacak olan Dr. Tayfu Özdem, Ortopedist Fatih Yazıcı, adını bilmediğim, ama minnetle andığım bir anestezi uzmanı ve mühimmat imha uzmanı dışındaki herkesin ameliyathaneyi terk etmesi istendi. Bu koşulları bir an gözünüzde canlandırmaya çalışın lütfen.
Ben defalarca ameliyat oldum, ameliyat esnasında müzik dinleyen, birbiri ile konuşan hatta şakalaşan, lokal anestezi olduğum ameliyatlarda benimle de sohbet eden, şakalaşan doktorlar gördüm. Benim için çok sıradışı olan bu deneyim, onların hayatının hemen her gün tekrar ettikleri bir parçası idi. Ama bu normal

doktorlar için hayal edilmesi bile zor bir durumdu.
Biri eski asker ve biri de sivil olan iki doktor bu ameliyatı mühimmat imha uzmanı gözetiminde yaptı. Kablolar çıkarıldı, yapılan incelemeler sonunda tel güdümlü bir roketin güdüm telleri olduğu anlaşıldı. Patlama ihtimali yoktu, ama o parça çıkarılana kadar bunu kimse bilmiyordu. Ve eğer patlama ihtimali olan bir şey olsa idi, bir askeri hekimin olmadığı ortamda belki de ameliyat esnasında patlayana kadar kimse fakına varamayacaktı.
Siz bu olayı: “Pençe-Kaplan Opersayonunda roket saldırısı sonucu yaralanan Piyade uzman Çavuş İsmail Şebelek, tedavi gördüğü hastanede yapılan tüm müdahalelere karşın kurtarılamayarak şehit oldu” şeklinde duydunuz ve çoğunuz da unuttunuz.
Askeri Sağlık Sistemi Neden Önemli
Buna benzer, başka olaylar da var. Mesela benim bildiğim, Dr. Ali Şehirlioğlu’nun bacağına patlamamış fünye saplanan bir askeri ameliyat etmesi, vücuduna patlamamış bomba atar mermisi giren ve başarıyla ameliyat edilen başka bir vaka ve buna benzer olaylar var. Çoklu şarapnel yaralanmaları, makinalı tüfek ateşi altında un ufak olmuş kemikler vb…
Ama iş vakanın zorluğu ile bitmiyor.
Bir de bu kurtulan ve gazi olan çocukların ömür boyu sarılması gereken yaraları var. Çoğu tıbbi yardıma muhtaç olarak hayatını sürdürüyor ve erken yaşta hayatını kaybediyor. Bütün bu kayıpların yarattığı taşınması çok güç psikolojik yük ise yaraların en derin olanı.
Kaldı ki, PKK ile bağlantılı olan bazı sağlık görevlilerinin, hastanelerinde bakılan askerlerimiz hakkında
sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar, bazı askerlerin doğru müdahale edilmediği için şehit olduğuna yönelik basına yansıyan bilgiler her vicdana dokunmalıdır.
Biliyorum, daha önce askeri sağlık sisteminde bazı yozlaşmalar, eksikler, hatalar vardı, ama bütün bunlara rağmen varlığı çok önemliydi. Hatalar onarılıp, daha da güçlendirilerek, eksikleri tamamlanarak sistemin tekrar kurulması savaşan askerin hayatı için çok önemlidir.
Bu yazı, askeri sağlık sistemine ne kadar ihtiyaç duyulduğunu anlatmanın ötesinde, sevgili kardeşim Dr. Tayfun Özdem gibi üzerimizde emeği bulunan bütün sağlık personeline bir saygı duruşu e teşekkürdür.
Oktay Yıldırım



4 Comments
Verilen mesaj aktarılan duygu inanılmaz başarılı. Teşekkür ederim.
Uzun zamandır takip ediyorum sizi ve yazılarınızı. Yurtseverlik kavramının tanımı olarak görüyorum sizi. Eminim sizler gibi benzer bir çok yurtsever vardır. Yada olmasını ümit ediyorum .
Teşekkür ederim
Türk ulusu yurdumuz için canını ortaya koyan oğullarını hiç bir zaman unutmaz. Yaşananların sorgulanıp bedellerinin ödetileceği günleri yine göreceğiz!
Teşekkür ederim