Toplumlar zor zamanlarda umutlarını yitirmemek için kahramanlara, onların başarı öykülerine ihtiyaç duyarlar. Kendi içlerinden çıkan, ama birçoklarının hayal bile edemeyeceği şeyleri yapan örnek kişilikler görmek direnme kabiliyetlerini arttırır, kendilerine güven duymalarını sağlar.

    Kahramanlar Gerçektir

    Toplum psikolojisi üzerine sürekli bir şeyler öğrenmeye çalışan, Gustave Le Bon’un kitaplarını kenarlarına notlar alarak okuyan Mustafa Kemal, daha genç bir subayken bunun farkındadır. Arıburnu muharebeleri sırasında tüfeği arızalanınca eline geçirdiği bir kürek ve taş parçalarıyla çok sayıda düşman askerini telef eden Mehmet Çavuş, onun emsal kahramanıdır. Ödüllendirilmesi için komutanlığa teklif yazar, gazetelerde yer almasını ve halkın duymasını sağlar. Aralık 1915’te Çanakkale’den bir dostuna yazdığı mektup­ta şöyle demektedir: “Benim adımın duyulmamasına şaşmayın. Ben önemli savaşların kahramanı olarak Mehmet Çavuş’a şeref kazan­dırmayı tercih ettim.”

    Mehmet Çavuş, halkın kahramanıdır ve halktan biridir, ama en önemlisi gerçektir. Kişiliği, cesareti, vicdanı ve erdemleri Mustafa Kemal ya da diğer komutanları tarafından yaratılmamıştır, içinden çıktığı toplumdan almıştır. Mehmet Çavuş’a savaş yetenekleri kazandırıp düşmanı bertaraf etmesini emredebilirsiniz, ama küçük bir çocuğu kandırmasını ya da teslim olan yaralı bir düşman askerini öldürmesini emredemez, yaptıramazsınız. Bugün ve yarın onu çocuklarınıza örnek gösterebilirsiniz.

    Buna benzer örnekler başka toplumlarda da var. Mesela İkinci Dünya Savaşı sırasında Stalingrad savunmasında görev yapan Sovyet keskin nişancı Vasiliy Zaytsev de gerçektir. Yüzlerce düşman askerini öldürüp, sürekli basına taşınan hikayeleri ile bir halk kahramanına dönüşmüş, çok sayıda insana örnek olmuştur. O kadar ki, sonunda bir Hollywood filmine -tam olarak gerçek hikâyesi anlatılmasa bile- konu olmuştur.

     

    Hayali Kahraman mı, Şarlatan mı

    Bir de hayali kahramanlar var. Hepsine kötü demek mümkün değil, kişilikleri, erdemleri, vicdanları, konuşmaları, yaşadıkları maceralar onları yaratan kalem tarafından belirlenir. Amaca göre şekillendirilirler.

    Süpermen, 1933 yılında yaratıldığında ABD büyük buhranın yarattığı yıkımla mücadele etmektedir. Başkan Rooswelt’in o zamanlarda söylediği meşhur ‘’korkunun adından başka korkacak bir şeyi yoktur’’ cümlesi Amerikan toplumunu cesaretlendirmek içindir. Piyasanın hareketlenmesi, üretimin canlanması, buhranın yarattığı korku ve yılgınlığın, yerini cesaret ve atılganlığa bırakması gerekmektedir. Süpermen de sıradan Amerikalının ihtiyacı olan vatansever ve askeri bir tiplemedir. Amerika’yı bütün tehlikelerden koruyan, herkese yapamayacakları bir şey olmadığı mesajı veren bir örnektir.

    Çizgi filmler emperyalist kapitalizmin en önemli geçim kaynaklarından biridir. ‘’Hedef kitlesi olan çocuklara oyuncak satmanın en iyi yolu onları bir çizgi film karakterinden yola çıkarak tasarlamaktır. (…)1997 verilerine göre, ABD’de, 3- 12 yaş grubu yılda ortalama 47 milyar dolarlık harcama üzerinde belirleyici rol oynamaktadır”[1] Bugünün koşullarında ve buna çizgi kahraman temalı diğer ürünleri de eklerseniz bu rakamın iki katını geçtiğini düşünebiliriz.

    Yarasa adam Batman da aynı dönemin ve kahraman ihtiyacının ürünüdür. Çünkü ortada verilecek gerçek bir örnek yoktur ya da olanlar ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Batman, hep ABD’nin ve sömürü düzeninin hizmetinde bir mükemmeliyet sembolüdür. Sadece suçluları ve kötüleri yakalamakla kalmaz, yaratıldıktan yıllar sonra yeri gelince Başkan Reagan’ı Sovyet suikastçının elinden kurtaran yine Batman’dır. ‘’ Bruce Wayne’den bir Batman meydana getirmek, düş gücünü, her günkü hayatın dışına kadar uzatmakta ve bu dünyayı böylece doğrulamaktadır. Disney, gerçeği ve onun sorunlarını, çocuğun düş gücünü uyuşturarak, istilâ eder.’’[2]

    Emperyalizmin hizmetinde ekonomik ve ideolojik bakımdan toplumu uyuşturan/kandıran süper kahraman, aslında bir süper şarlatandır.

     

    ABD’nin Amiral Gemisi Walt Disney

    Warner Bross, Pixar gibi şirketlerin yaratıcı rolü yabana atılmamakla birlikte, Amerikan film endüstrisinin bu konudaki amiral gemisi kuşkusuz Walt Disney’dir ve nerede lazımsa devletten aldığı büyük destekle orada hazırdır.

    ABD ile Nazi Almanya’sının henüz düşman olmadığı yıllarda, Hitler için propaganda filmi yapmakla görevlendirilen Nazi Subayı Leni Riefenstahl’ın ağırlandığı ve yol yordam gösterildiği yer Walt Disney stüdyolarıdır. Ne zaman ki 2. Dünya Savaşı patlamış ve karşı cephelere düşülmüş, bu kez Hitler’e karşı propagandanın baş aktörü Donald Duck ya da Hitler’i temsilen kötü Scar’ı yenen Aslan Kral’dır.

    ‘’Başkan Roosvelt, Latin Amerika’yı sömürdüğü ‘’kalın sopa” programı tutmayınca 1934 yılında “iyi komşuluk” politikasına geçti ve ABD yanlısı hükümetleri iktidara getirmeye başladı. “Muz Cumhuriyeti” deyimi bu yılların ürünüdür. Disney, 1941 yılında Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği görevle Latin Amerika’yı dolaşmaya başladı. Görevi, bura halklarına ABD’yi sevdirmekti ve Latin Amerikalı çocuklar puro içen Walt Disney karakteri Brezilyalı papağan Joe Carioca’ya bayılıyorlardı.’’[3]

     

    Savaşta ABD ordusunun propaganda desteğine mi ihtiyacı var? Walt Disney ne güne duruyordu, ‘’Hava Kuvvetleriyle Zafer (1943), Yeni Ruh (1942), Ölüm Eğitimi (1942) ve İstilaya Karşı Savunma (1943)’’[4] gibi filmler beyaz perdeyi kaplayıverir.

    Saddam’ın ABD medyası tarafından şeytanlaştırıldığı ırak işgalinde, kötü babasının baskısından bunalan Arap prensesini, sihirli halısıyla Alaaddin kaçırır. Ve sonraki yıllarda ABD uçaklarıyla kaçan Iraklı generallerin çocuklarının vicdanları rahattır.

    ABD’nin komünizmden korktuğu soğuk savaş yıllarında onlarca oyuncu, yazar, senarist komünistlik suçlamasıyla ‘’Amerikan Karşıtı Faaliyetler Komitesi’’nin karşısına çıkarılıp para ve hapis cezaları alırken, Walt Disney bu komitenin üyesi ve mahkemelerde Ronald Reagan ile birlikte baş ispiyoncusuydu. Reagan daha sonra ABD Başkanı oldu. Atatürk’ün kurduğu planlı ekonomik model bitirilip, neo-liberal serbest piyasa düzenini kurulurken Özal’ın yakın çalışma arkadaşıydı.

     

    Süper Şarlatanlar CHP’nin 23 Nisan Afişinde

    Örnek o kadar çok ki, yerim yok Özal’ın ölüm yıldönümünde en dokunaklı anma mesajını yayımlayan Kılıçdaroğlu idi ve bizim konumuz da CHP Ankara İl Başkanlığı’nın 23 Nisan kutlaması için kullandığı ilandaki Walt Disney çizgi kahramanları, Batman, Süpermen, vs… Aynı ilanın bir köşesine Atatürk de salıncakta sallanırken iliştirilmiş.

    Yukarıda yerim yettiğince detaylı olarak anlattım ki, sorabileyim: Pek Sayın CHP Ankara İl Başkanı, Türk çocuklarına kahraman olarak sunabilecek başka kimse bulmadı mı? 23 Nisan’ı yaratanlar dururken, ABD emperyalizminin psikolojik savaş karakterlerinin nesini örnekleyecek Türk çocuğu? Oraya dünden koyacak bir tek isim bile bilmiyorsanız, bugünden örnekler koyamaz mıydınız? Hastanelerimizde canını dişine takarak Covid-19 mücadelesini Batman mı veriyor? Süpermen mi Türkiye ve Suriye’de bizim için terörle mücadele ediyor? Emperyalizme en büyük tokadı vuran Atatürk’ün kurduğu partide, o ilana koyduğunu çizgi film kahramanları ve onların yaratılma sebepleri hakkında bir şey bilen kimse yok mu?

    İlle de çizgi karakter koyacaksanız, Değerli sanatçımız Ayşe Şule Bilgiç’in yarattığı Pepee’den haberiniz mi yoktu? Şirinler, batı tarafından komünizmi çağrıştırdığı gerekçesiyle yasaklandığı için mi ilginizi çekmedi?

    Bu Süpermen aşkı nereden kaynaklanıyor diye şöyle bir kurcaladım ki, bir de ne göreyim, Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu sırada, İmamoğlu da Süpermen’e özeniyormuş. 28 Ağustos 2018 tarihli haber ‘’Süpermen Ekrem İmamoğlu Karikatürüne yoğun ilgi’’ başlığıyla verilmiş.[5] İBB Başkanı seçilmesinin ertesi günü de OdaTv’den Elçin Demiröz yazmış: ’’Başkan mı seçtik Süpermen mi?’’[6]  

    Süper kahraman denilince banim aklıma Cem Yılmaz’ın karikatürleri gelir. Atatürk’ün kurduğu partiyi bir karikatür haline getirirken bari danışmanlık filan alsalar da onu da doğru düzgün yapsalar…

     Oktay Yıldırım

    26 Nisan 2020’de Aydınlık gazetesinde yayımlanmıştır.

     

     

    Dipnotlar:

    [1] Armağan Gökçearslan, Gazi University, ISSN:1306-3111 e-Journal of New World Sciences Academy 2010, Volume: 5, Number: 4, Article Number:D0039

    [2] Ariel Dorfman-Armand Matterland, Emperyalist Kültür Sanayii ve Walt Disney-Vak Vak Amca Nasıl Okunmalı, Çev: Atilla Aksoy,

    [3] Oktay Yıldırım, Disneyland, Aydınlık, 14 Ağustos 2016, http://vatanpartisi.org.tr/genel-merkez/makaleler/oktay-yildirim-disneyland-20281

    [4] Gökçearslan, agm.

    About Author

    Oktay Yildirim

    Yorum yap

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir