Kişilik Kimliğin Hamalı Olursa
Toplumsal hayat, sundukları ile insana bir kimlik verir.
Aldığı eğitimler, bitirdiği okullar, çalıştığı görevler, işgal ettiği makamın ya da sosyal statünün toplumdaki imajı, sanki bireyin öz kişiliği gibi algılanır. Buna edinilmiş kişilik diyenler de vardır.
Bazı bireyler de bu algılanışın farkındadır ve öyle imiş gibi davranmaktan hoşnuttur. Çünkü bu algılanma biçiminin getirdiği saygınlık, koruma, onaylanma ve güç duygusu gerçekten cezbedici olabilir. Toplumsal hayatın sunduğu bu kimlik, alttaki kişilikten büyüktür, “ama olsun, bunlar için katlanılabilir” diye hükmetmiştir. Ve sunduklarının büyüklüğü uğruna o zayıf kişilik, toplum önünde o büyük kimliği taşımaya mecbur eder kendini, kişilik kimliğin hamalı olmuştur artık.
Tarihin Yol Ayrımında Hamal Neylesin
Fakat, bazen öyle bir an gelir ki, tarih bireyin önüne, zorlu bir yol ayrımı koyar. Orada tam da o kimliğin gerektirdiği gibi davranması gerekir. O anda yalnızdır, bir karar vermelidir, bir düğmeye basmalıdır, bir tetiği çekmelidir, bir imza atmalıdır, vs… Bu an için almıştır bütün o eğitimi, bütün makamları, toplumun umut dolu saygısını ve alkışını. O kimliğin verilme sebebi sadece bu andır. Bu doğal olanı ve halkın beklediğidir. Üzerinde parlak zırhlı ağır bir elbise gibi taşıdığı, öyle olduğu için sürekli alkış aldığı, onaylanıp saygı gördüğü kimliğin gerektirdiği gibi davranmalıdır.
İşte o anda, yıllardır taşıdığı ve bünyesine ağır gelen bu yük altında ezilen kişiliğin isyanı başlar. Bu zorluk karşısında derhal o ağır ve zırhlı elbiseyi, bir yükü sırtından atar gibi çıkarır ve çıplak kalır. İşte bütün yetersizliği, korkuları ve diğer özellikleriyle ile ortadadır. Artık o muhteşem elbiseli, büyük kimlikli adam yoktur. Kimlik ilk zorlukta terk edilmiş öz kişilik bütün gerçekliği ile ortaya çıkmıştır. Bütün o eğitimler, makamlar, saygınlıklar hep boşunadır.
Eğer bireyin kişiliği, o kimliğin halkın gözünde temsil ettiği yeri dolduracak erdemlerle donanmışsa, zaten o kimliğin temsil ettiği somut yetenekler sadece altındaki kişiliğin sıradan davranışı olacaktır. Tarihin yol ayrımı onun için kendini gerçekleştirme zamanıdır. O kimlik bir yük değil, aksine bazen yetersizdir bile.
Yeni Kimlikleri Tarih Dağıtır
Her iki durumun da örneklerini gördük.
Mesela iki orgeneral örneği vereyim size. Biri namusu gibi koruması gereken planları koruyamamış, kapıya dayanan FETÖ savcısına kapıyı açmıştır. Diğeri ise aynı FETÖ savcısına “erkeksen gel” demiş ve kimsenin gelemediği görülmüştür.
Başka biri teslimiyetini “ama kafama silah dayanmıştı” diye izah ederken, bir diğeri aynı düşmana “seni iki kaşının ortasından vurmaya geliyorum alçak” demiştir ve esir olmamış, esir almıştır.

Mesela bir Yarbay’ın koca ordu komutanına “Kumanda ettiğiniz bütün kuvvetleri emrime veriniz, tek tedbir budur” dediğinde, Ordu komutanının “çok gelmez mi” sorusuna sadece “az gelir” cevabı vermesi işte tam da buna örnektir. Koca bir ulus kurtulmuş, bir parti kurmuş ve o parti ile de cumhuriyeti kurmuştur.
Ve tarih, eski kimlikleri yetersiz gelen bu gibi kişilere yeni kimliklerini kahraman olarak vermiştir.
Siyasetçi de Temsil Ettiği Makama Yakışmalı
Ahali kısa okumayı seviyor, uzatmayayım.
Yıllardır, o mavi gözlü Yarbay’ın kurduğu partinin başkanlık koltuğunda oturanların, nasıl birer birer o elbiseyi çıkarıp, milletin önünde bütün yetersizlikleriyle çırılçıplak kaldığına tanıklık ediyoruz.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in seçimden önce “Suriyelileri davullu zurnalı memleketlerine göndereceğiz” sözü, işte tam da bu nedenle şimdi “CHP olarak Suriyeli nefreti ya da göçmen düşmanlığı üzerine siyaset kurmayız. Biz göçmene karşı değiliz” şekline dönüşmüştür. Kimlik, kişiliğe büyük gelmiştir kardeşim.
Bu durumun başka parti ve siyasetçilerden de örneklerini verebilirsiniz, ama bu kadar önemli değil, çünkü hiçbirinin sahiplik iddiasında bulundukları kimlik bu kadar büyük ve önemli değil.

Ve ben ahir ömrümde, sadece böyle olanlara değil, böyle
olmalarına rağmen onların peşinden bir mürit gibi giden kitleye üzülürüm, çünkü bu kafayla gidilirse ikinci kez kurtarılamayacaklar.
Bu yazıya ilham olan sosyal medya paylaşımının altına Özgür Özel’e hitaben: “Allah’ta seni bildiği gibi yapsın emi. Hepimizi ters köşe yaptın” yazan @uluser kodlu vatandaş, sana da bir çift sözüm var, ilki kimse onu bildiği gibi yapmayacak. İkincisi de şu ki, iyi niyetinden kuşkum yok da bunun böyle olacağı dünden belli değil miydi, niye bile bile ters köşe olursun a muhterem?
Oktay Yıldırım
29 Ocak 2024
Onuncu Köy


